Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ağac Oymacılığııııı 1. Bölüm

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin

Admin


Mesaj Sayısı : 72
Yaş : 28
Tuttuğun Takım : BeSiKTaŞ
Kayıt tarihi : 10/07/08

Kişi Sayfasi
Rep Puanı:
Ağac Oymacılığııııı 1. Bölüm Left_bar_bleue0/0Ağac Oymacılığııııı 1. Bölüm Empty_bar_bleue  (0/0)

Ağac Oymacılığııııı 1. Bölüm Empty
MesajKonu: Ağac Oymacılığııııı 1. Bölüm   Ağac Oymacılığııııı 1. Bölüm Icon_minitimeC.tesi Eyl. 13, 2008 11:28 am

AĞAÇ OYMACILIĞI

Ağaç oymacılığı, ağaç üzerine çizilen bir şekli, özel olarak hazırlanmış olan kesici aletlerle lüzumsuz yerlerini çıkarttıktan sonra şekillendirme sanatıdır.

AĞAÇ OYMACILIĞININ TARİHÇESİ

Önceleri ahşap, teknik amaçlarla mimaride kullanılmıştır. Sonraları görünen ağaç kısımları süslenerek oyma tavanlar, sütunlar, başlıklar, kapı, pencere ve dolap kapakları yapılmıştır. Mimariden ayrı olarak camilerde yer alan ahşap eserlerden minber, mihrap, kürsü, rahle ve çekmecelerde de ahşap süslemeler sıka görülmektedir.

Osmanlı devri ahşap işlerin temelini selçuklu ahşap işleri oluşturur. 12 ve 13’üncü yüzyılda kullanılan birçok motif ve teknikler erken osmanlı devrinde önemli rol oynamıştır.

Selçuklu ahşap işleri, oyma ve şebekeli (kafes) oyma teknikleri ile yapılmış olup, bunlar aslında dini yapıtlar için hazırlanmış olduğundan bezemede geometrik ve bitkisel elemanlara ön planda yer verilmiştir. Bezeme arka planda kalan zemin üzerine kabartma olarak yapılmış ve özellikle rumili sular asıl kompozisyonu meydana getirmiştir. Bütünüyle bezemesel nitelikte olan rumili sular, iç içe girift bir manzara göstermekle beraber çok ender olarak bazıları içerisinde insan ve hayvan figürleri yer almıştır.

Osmanlı devri ağaç işçiliğinde 15.yüzyıla kadar, erken osmanlı devri egemen olmuşsa da bundan sonraki yıllarda bazı yeni teknik ve bezemelerle daha başka karakterde eserler meydana getirilmiştir. Selçukluların kullandığı oyma ve şebekeli (kafesli) oymadan başka geçme (kündekari) geniş ölçüde kullanılmıştır. Sedef, bağa, fildişi ve hatta altın, gümüş gibi gereçlerin eklenmesiyle daha zengin ve değişik biçimde ahşap işleri oluşturulmuştur.

Selçuklular devrinden miras kalan ağaç oymacılık, kakma ve kaplama teknikleri de zenginleştirilmiş, çiçekli üslup palmet ve teknik bir zorlamadan gelen geometrik motifler, devrin ahşap işçiliğinin özelliklerini oluşturmuştur. Fildişi kaplamalı eserlerde palmet motifleri yanında yazıda önemli bir unsur olarak kullanılmıştır.

Osmanlı ağaç işçiliğinin en önemli özelliği kuşkusuz oyma tekniği yanında geçmenin de kullanılmasıdır. Bu devirde kapılar, pencereler ve dolap kapakları geçme, rahle çekmece ve Kur-an muhafazaları ile kakma olarak yapılmaya başlanmıştır.


Anadolu ahşap işçiliğinde çok yaygın değildir. Avrasya el sanatı kökenli olan ve Orta Asya İskit ahşap ,metal ,kemik işçiliğinde gelişen bu teknik Bağdat’ın kuzeyinde Samarra’daki Türk askerleri kanalıyla 9.yüzyıl Abbasi alçı ve ahşap işçiliğinde, 11.yy Gazne mermer ve ahşap işçiliğinde girerek İslam sanatına mal olmuştur. İran bölgesi Büyük Selçuklu alçı ve Anadolu taş işçiliğinde etken örneklerde , stilize yarım palmet motifleriyle dikkatimizi çeker. Bu teknikte röliyefli yüzeyler derine birbirini kesen eğri yüzeylerle iner. Malatya Ulu (13.yy Ankara Etnografya Müzesi). Harput Sarehatun (12.yy) mimberlerinin yan aynalıklarında eğri kesim yüzeyler dikkati geçer. Sivrihisar Ulu camii’nin ilk yapılış devrine (1226) ait olduğunu söyleyebileceğimiz bazı ahşap sütunlarının üzerinde Orta Asya kökenli, çadır süslerini hatırlatan ahşap kabartmalarda eğri kesim tekniği dikkati çeker, (Konya’daki İnce Minareli Medrese’nin 1261) kapı kanatlarında gördüğümüz düzgün onikigenler geçmesi ile rumili bitki tenziyatının kaynaştırıldığı kompozisyon Ermenek Ak Mescit (1300)’e ait kapı kanatlarında dört kollu yıldız ve sekizgenler kompozisyonu ince bir yiv halinde fakat, Ürgüp Damse köyünde bulunan Taşkın Paşa Camii (13.yy)’ın kapı kanadında biraz daha enli ve düz sırtlı şeritler halindedir. Kompozisyon düzeni ise düzgün sekizgenleri birleştiren altıgen kartuşlarla bunları dik eksenlerde kesen kırık çizgi sistemlerinden gelişir. Geometrik hatların ince yivler halinde çiziklendiği diğer bir örnek Ak Mescitten hemen sonraya tarihlenen ve yine Ermenek’ deki Ulu Camii (1302)’ye ait kapı kanatlarıdır. Henüz ince işlerinin tamamlanamadığı orta madalyonlar hariç tutulursa, alt ve üst yatay panoları gerek yıldız gerek yıldız- sekizgen kompozisyonu, gerekse oyma tarzı bakımından tamamıyla Ak Mescit kapı kanatlarına uyar. Aynı geometrik örnekler ve yivleme tarzı Ermenek Sipas Camii (1371)’e ait kapı kanatlarında yüzyılın sonuna kadar sürer. Bütün bu örnekler Konya çevresinde 13. yüzyılın ortalarından 14. yüzyılın sonuna kadar süren belirli bir kompozisyon anlayışı olduğuna tanıklık eder. Ahşap yüzey, bir veya birkaç levhanın yanına getirilmiş olup bunun üzerine bir veya birkaç ince yiv halinde işlenen yıldız çokgen kompozisyonu bütün yüzeyi belirli geometrik bölmelere ayırmaktadır. Bölmelerin içi ise rumi ve palmetle dolgulanırken bazen bir kitabede kompozisyona katılmaktadır. Hiçbir örnekte oyma derinliği 1 cm’yi geçmez. Bu teknik daha derin oymalarla kündekari tekniğini taklit eden örneklerle verilmiştir. Divriği Ulu Camii (1241) minber ve pencere kepenklerinde gördüğümüz teknik gibi Konya grubu eserlerinde gördüğümüz sathi kompozisyonlar Divriği minberinde düz sırtlı, geniş şeritler halini alır.

Bölmeleri dolgulayan bitki örneklerinin incelenmesi geometrik etkiyi büsbütün kuvvetlendirmektedir. Pencere kepenklerinde iki derin ve ortada bir ince yivle belirtilen şeritle kündekari tekniğinin çatma çıtalarına iyice yaklaşmaktadır. Oniki veya sekiz kollu yıldızların bölmeleri arasına yerleşen rozet biçimi kabartılar daha sonraki Osmanlı ahşap kepenklerinde göreceğimiz zengin kabartmaların müjdecisi gibidir. Seydişehir’deki Seyit Hatun Kümbeti (1320)’nin ahşap kapı kenarları kısa bir zaman sonra oyma tekniğinin ulaştığı değişik bir kompozisyon kesitiyle dikkati çeker.

AHŞAP İŞLERİNDE KULLANILAN OYMA TEKNİKLERİ

1. YÜZEY OYMACILIĞI
Yüzeyleri zenginleştirmek, estetik bir görünüm ve belirli bir hareket vermek için yapılan bir tekniktir. Bu teknikte ucu keskin bir kalemle ağaç yüzeyi oyulmak suretiyle süsleme bütünüyle kabartma olarak ortaya çıkarılır. Kalem çok derinlere inerse derin oyma, daha eğimli çalışılırsa sathi veya mail kesim adı verilir. Kullanılan belli başlı motifler rumi, çiçek, geometrik şekiller ve yazılardır.

A. Az derinlikli yüzey oymacılığı

A.1. Az derinlikli düz satıhlı: Ahşap yüzeyi aynı seviyede ve düz satıhlıdır. Motiflerin derinliği yüzeyden üç yada dört milimetreyi geçmez.

A.2. Az derinlikli yuvarlak satıhlı: Ahşap yüzeyi aynı seviyede ve yuvarlak satıhlıdır .

Yapılacak motif ana hatlarıyla aslına uygun olur. İşlenmesi ve temizlenmesi kolaydır.

Zarif görünüşü bakımından her zaman uygulanan bir oyma türüdür.

B. Çok derinlikli yüzey oymacılığı

Yüzeyden 4mm’den fazla derinliği olan oymalara çok derinlikli yüzey oymacılığı. Az derinlikli, yüzey oymacılığından daha derin ve hareketli bir uygulamadır. İşlenen motifler daha canlı olarak görülür. Fakat motifin işlenmesi oldukça güçtür.

B.1. Çok derinlikli düz satıhlı: Ahşapta düz bir yüzey oluşturur. Motifler yüzeye derin oyma ile işlenir. Aynı eserde bazı motiflerin bu teknikle, bazıları ise daha sonra anlatılacak olan motiflerin çok derinlikli yuvarlak satıhlı, oyma ile işlendiği görülür.

Ankara Alaedin Camii minberi ön cephesinde kapı köşelikleri (1197-1198)

Malatya Ulu camii minberi (13.yy), Kayseri Ulu camii minber kapısı rozetleri (1205)

Amasya Burmalı minare caminin minberinin kitabesi (13.yy).Alaşehir Kileci Mescidi pencere kanatları (13.yy sonu), Ankara Ahi Şerafeddin sandukası (1350. Etnografya müzesi ) bu tekniğe ait örnekler sunulmaktadır.

B.2. Çok derinlikli yuvarlak satıhlı: Özelikle, kitabelerde, yazılarda, oymalar çok zengin bir görünüş veren ve en çok kullanılan bu ahşap tekniğinde röliyefler engebeli yuvarlak bir yüzey meydana getirilmek üzere işlenmiştir. Bazı örneklerde kabartmalar çok yüksektir ve kafes (ajur) tekniği etkisini verir.

Konya Mevlana ve İstanbul Türk İslam Eserleri Müzelerinde sergilenen çeşitli rahlelerde Siirt Ulu camii minberi yazılarında (Ankara Etnoğrafya Müzesi), Ankara Kızılbey camii kapısında (Etnografya müzesi ), Kızılbey camii kürsüsünde (1264-83), Ankara Aslanhane Camii minberi kapılarında bu şekil oymalar görürüz. Çok bol olan bu örnekler daha çok sayıda eserlerde çoğaltılabilir.

C. Çift katlı kabartma (röliyef) tekniği:

Özellikle kitabelerde, yazılarda kullanılan ve çok zengin bir görünüşü olan bu teknikte ,daha önce adı geçen iki oyma tekniği bir arada kullanılmıştır. Genellikle altta kalan arabeksleri meydana getiren dekor ise yuvarlak yüzeyli derin oyma ile işlenmiştir. Ankara Alaeddin camii minberi kitabesi buna güzel bir örnektir.

D. Eğri kesim tekniği :

Bu teknik Anadolu’ daki ahşap eserlerin bitki süslemeleri için kullanılmıştır. Bu tür oyulan kompozisyonlarda geometrik eleman bir veya iki ince yiv halinde bütün yüzeyi dolaşan çizgiler halindedir.


2. KÜNDEKARİ TEKNİĞİ

Genelde minberlerin yanı yüzeylerinde ve kapılarda kullanılan kündekari tekniği büyük ustalık gerektirir. İslam sanatında en erken örneklerini 12.yüzyılda Mısır, Halep ve Anadolu’da bulmaktayız. Tekniğin bu üç merkezde birbirine paralel olarak geliştiği zannedilmektedir.

Bu teknik, küçük ölçüde geometrik parçaların birbirine geçmesi ile elde edilir. Bu parçaların ahşap suları, damarları birbirine zıt vaziyette konulduğundan, ahşabın zaman içerisinde çalışmasından doğabilecek sakıncaları bir ölçüde engel olduğu için kapı kanatları uzun yıllar düzgünlüğünü korumuştur.

Kündekari tekniği yapılışına göre hakiki ve taklit kündekari olarak iki ana grupta incelenebilir.

A. HAKİKİ KÜNDEKARİ

Bir Çatma Tekniği olan hakiki kündekaride sekizgen, baklava ve yıldız biçiminde olan, içi arabesk kabartmalı ahşap parçalarla bunları birbirine bağlayan oluklu ahşap kirişler içine geçerek bağlanmıştır. Bu parçaları birbirine tutturmak için çivi veya tutkal kullanılmıştır. Parçalar geçme olduğundan ahşabın kuruyup çekmesi halinde ayrılmalar, yarıklar olmaz. Sağlamlığı sağlamak için geçme kündekari satıhlarının altında ahşap bir iskelet bulunur.

Geometrik ahşap parçalar negatif veya pozitif geçmelerle birbirine bağlanarak yapılacak parça bir uçtan başlayarak adeta sepet örer gibi örülerek bütüne gidilir. Günümüze kadar gelmiş çok muhteşem örneklerin pek çoğunun örgü sistemi çözülememiş, çeşitli nedenlerle yıpranıp dağılan birkaç kapıyı toplayıp eski haline getirmek mümkün olamamıştır.

Çok güç olan kündekari tekniğinde işlenmiş küçük detaylı veya daha kaba örneklere rastlanabilir. Konya Alaeddin (1155-56), Aksaray Ulu (12.yy), Harput Sare Hatun (12.yy), Malatya Ulu (13.yy), Siirt Ulu (13. yy), Sivrihisar Ulu (1275), Beyşehir Eşrefoğlu (1298-99), camii minberi kündekari tekniğinin kaba ve daha ustalıkla işlenmiş örneklerini sunmaktadır. Niğde Sungurbey (14.yy), Ürgüp Damseköy Taşkın Paşa (14.yy), Birgi Ulu (1322), Manisa Ulu (1376-77), Manisa İvaz Paşa(1478), Bursa Ulu (1399), camii minberleri Selçuklu geleneğinin daha da incelerek sürdüren geç devir örnekleridir.

B. TAKLİT KÜNDEKARİ

Hakiki kündekarinin daha kaba ve az ustalık isteyen bir grubudur. Bu örneklerde ahşap bloklar üzerinde sekizgenler, yıldızlar, baklavalar v.b. geometrik şekillere ayrılarak elde edilir. Kafesi oluşturan kirişler ahşap çıtalardan çakılmıştır. Taklit kündekari yapılış tekniğine göre üç gruba ayrılır.

B.1. ÇAKMA VE KABARTMA KÜNDEKARİ

Çakma ve kabartma kündekari tekniğinde minber yan aynalıkları veya kapı kanatları aynı ahşap bloklarının yan yana geçirilmesi ile tamamlanır. Bu ahşap bloklarda içi arabesk dekorla süslü sekizgenli, baklava ve yıldız şekilli kısımlar birer kabara ile kabartma halinde işlenmiştir. Bu çıkıntılı satıhların arasına geometrik kafesi oluşturan kinişlere çakılmıştır. Görünüşte hakiki kündekariden güç ayrılan bir teknikte sekizgen, yıldız ve baklavalarda (ahşap blokla yekpare oldukları için) çivi yoktur, aradaki çıtalar çivi ile tutturulmuştur. Ahşap blokların kuruyup küçülmesi halinde panoların arasına boydan boya ayrıklar görülür. Bu taklit kündekarinin aslına en yaklaşan ve ustalık isteyen güzel bir örnektir.

Ankara Alaeddin (1197-1198),Kayseri Ulu (1205), Kayseri Huand Hatun (1237),Ankara Kızılbey (13.yy Ankara Etnografya Müzesinde ), Divriği Ulu (1228-299),Ankara Arslanhane (1289-90) Çoruh ULU (1306),Cami minberleri bu teknikle işlenmiş örneklerdir.

B-2) Tamamen Çakma ve Yapıştırma Kündekari

Tamamen çakma ve yapıştırma kündekari, taklit gurubun daha kaba ve az ustalık isteyen örneklerini sunar. Bu işçilikte ahşap bloklar üzerine sekizgenler, yıldızlar baklavalar ve geometrik kafesi meydana getiren ahşap kirişler çakılmıştır. Örnekler geç devirdendir. Ankara Ahi Elvan Camii minberi (1382),Merzifon Çelebi Sultan Mehmet Medresesi dış kapısı (15.yy) ve Amasya Mehmet Paşa camii kapısı (Amasya Gök Medrese camii Müzesi) bu teknik için örnek gösterilebilir. Görünüşte, çakma kabartmalı kündekariye benzemeyen bu gruba ait örnekler daha çok olmalıdır. Ancak geometrik kafesin içindeki parçaların dökülmesi ile anlaşılabildiğinden saptanması güçtür. Ahşap blokların kuruyup küçülmesiyle burada da blokların arasında ayrıklar görülür .

B-3 Tamamen kabartmalı kündekari

Tamamen kabartmalı kündekari oldukça yaygındır. Daha az kalınlığı olan pencere kepengi, kapı ve minber kapılarının altında kullanmışlardır. En bol örnekleri veren bu grupta sekizgenler bloğun kabartması halindedir. Kabartmalar fazla yüksek değildir. Geometrik kafesi ile arabeksli iç dolguları belirli bir düzey ayrımı göstermez. Bu tip malzemede ahşabın kuruması ile çeşitli yönde yarılmalar olabilir. Ankara Etnografya Müzesinde bulunan Kayseri Ulu (1205), Ankara Baklacı Baba (1268), Ankara Kuyulu Hoca Paşa (13.yy), Amasya Gök Medrese Camii kapısı (13.yy Amasya müzesinde) Birgi Ulu Camii pencere kanatlarından bazılarında (1322), Ayaş Ulu Camii minberinde (14.yy) bu tekniğin çeşitli desen ve kompozisyonla da uygulanmasını görürüz.

3) KAFES (AJUR) TEKNİĞİ

Anadolu Selçuklu ahşap işçiliğinde rastlanan özellikle minber korkuluklarında kullanılan bu teknikte kompozisyonun ayırdığı bölmeler tamamen oyularak ortadan kalkan veya kompozisyon yalnızca, çıtalarla kafes şeklinde tamamlama.

Ahşap çıtalar geometrik üçgenler, yıldızlar v.b. meydana getirecek şekilde bir araya çakılmasıyla elde edilir. Ankara Kızılbey, Arslanhane, Ahi Elvan, Beyşehir Eşrefoğlu camiindeki çeşitli minber korkuluklarında buna örnek görürüz,Ender olarak ahşap kirişlerin arasına içi arabeks dolgulu çokgenler,yıldızlar girer. Böylece kafesten daha zengin bir görünüm sağlar. Ankara Alaeddin, Kayseri Huand Hatun Çorum Ulu Camii minberleri korkuluklarında bu şekilde ahşap işçiliği kulanılmıştır. Divriği Ulu Camii minberinde levhaya oyulan altıgen ve altı köşeli yıldız .Beyşehir Eşrefoğlu camii minber korkuluklarında çıtalarda yıldız ve sekizgen kompozisyonu yapar. Aksaray ulu camii minberindeki korkuluklar yekpare levhalara oulmuş onikigenler geçmesi kompozisyonudur Buson örnekte yalnızca sekizgenler tam oyulmuş diğer bölmeler derine inmeyen bitki motifleri halinde oyulmuştur. Eşrefoğlu minber korkulukları, Birgi Ulu camii minberinde aynı kompozisyon ve teknik içinde tekrarlanır.

A) Sade Kafes Tekniği

Çatma kafesin arasına süsleyici başka bir parça koymadan yapılan tekniktir.

B) Arası Dolgu Kafes Tekniği.

Ahşap kirişlerinin içi arabeks dolgulu çokgenler ,yıldızlar girer böylece kafesler daha zengin bir görünüm kazanır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://10mgenclik.yetkin-forum.com
 
Ağac Oymacılığııııı 1. Bölüm
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: HeR TeLDeN :: AVoCaTioN _ HoBiLeR-
Buraya geçin: